Dil ve konuşma bozuklukları doğuştan veya çocuklukta yaşanabileceği gibi ilerleyen yaşlarda da yaşanabilir. Artikülasyon bozukluğu, kekemelik, afazi gibi durumlar yaşayan yetişkin bireyler de dil ve konuşma terapistinden yardım alabilirler.
Bu terapi seanslarında bireylerin düşünceyi planlamaları, dilsel üretimlerini sağlamaları, konuşulan lisanın seslerini doğru şekilde üretebilmeleri, sağlıklı ses üretimleri sağlamaları ve konuşmalarının anlaşılır olması için müdahalelerde bulunulur.
Akıcılık bozuklukları hızlı bozuk konuşma ve kekemelik olarak iki alana ayrılmaktadır. Hızlı bozuk konuşma konuşmadaki beklenmedik hızlanmalar ile akıcı konuşmanın önünde gerçekleşen bir konuşma bozukluğudur. Kekemelik ise akıcılık bozukluklarında daha sık karşımıza gelmektedir. Kekemelik konuşma akıcılığını etkileyen beklemedik bloklar, uzatmalar, tekrarlar (ses, hece, kelime), ses ekleme ile meydana gelir. Kekemeliği olan bireylerin konuşmalarında oluşan akıcılık bozuklukları olmasının yanı sıra ikincil davranışlar da gerçekleştirebilir. Kekemeliğe; el sıkma, göz kırpma, ayak vurma gibi ikincil davranışlar eşlik edebilir.
Konuşma sesi bozuklukları artikülasyon bozuklukları ve fonolojik bozukluklar olarak ikiye ayrılır. Artikülasyon bozuklukları genellikle bir ya da birkaç sesin doğru şekilde sesletilememesi sebebiyle ortaya çıkabilir. Altı ya da fazla sesinde bozulmaların olması fonolojik bozukluk olarak değerlendirilir. Fonolojik bozukluklarda hataların tutarlı olması veya tutarsız olması durumlarına göre bozukluğun şiddetinde değişiklikler görülebilir.
Ses bozuklukları kişinin ses kullanımında oluşan fiziksel bir durumdur. Anatomik olarak larenks bölgesinde bulunan ses tellerinde meydana gelen nodül, polip, reflüye bağlı hasar, ödem, paralizi ya da fonksiyona bağlı mutasyonel falsetto, juvenile ses, hormon değişikliğine bağlı ses değişimleri, psikojenik ses kayıplarına terapi hizmeti verilmektedir.
Motor konuşma bozulmaları konuşmayı üreten kaslarda ve sinirlerde olan bozulmalar sonucu ortaya çıkabilmektedir. Beyin ile konuşmayı üreten organlar arasında olan bağlantılarda ya da kaslarda oluşan güçsüzlük, kasılma, titreme, sabit tutamama, hareket ettirememe gibi durumlarda bireyler terapiye ihtiyaç duyabilmektedir. Motor konuşmada gözlenen bozulmaların sebepleri birçok farklı durumdan kaynaklanabilir. Dizartri en sık motor konuşmayı etkileyen durumdur. Bunun yanında çeşitli hastalıkların sonucu olarak da konuşmada bozulmalar olabilir. Çocuk, genç, yaşlı bireylerde karşımıza çıkabilen bir durumdur.
Yutma bozuklukları çocukluktan yaşlılığa kadar herkeste ortaya çıkabilir. Bu yaşamsal reflekste oluşabilen problemlere karşı telafi etmeye ve modifikasyona ne şekilde gidilmesi gerektiği hakkında hastalara detaylı değerlendirme ve terapiyi dil ve konuşma terapistleri vermektedir. Dil ve konuşma terapisti, solunum-yutma arasındaki bağlantıyı sağlayıp, solunum yolunu açık tutarak bireylere güvenli yutma alışkanlığını tekrardan oluşturmak yoluna rehberlik eder. Çocukluktan yaşlılığa kadar ihtiyacı olan bireylere uygun olan yöntemler ile güvenli yutma oluşturması yolunda yardımcı olur.
Dil ve konuşma terapistlerinin (DKT) danışanlara telekonferans sistemleri aracılığı ile değerlendirme, danışmanlık ya da terapi hizmeti sunmasıdır. Bu hizmet sunum yöntemi danışanla senkronize (eşzamanlı) ya da asenkronize (depola-ilet) şekilde kullanılabilir. Tele-terapi klinikler ya da hastaneler gibi ‘yerinde’ sunulan hizmetler mümkün olmadığında önemli bir alternatiftir. Ayrıca bulunduğumuz dijital çağda bu yaklaşım pek çok avantajı ile önemli bir seçenek haline gelmiştir. Bu hizmet için illa özel yazılımlar ya da donanımlar satın almaya gerek yoktur. Bilgisayar, tablet bilgisayar ya da cep telefonu gibi araçlar ve ücretsiz yazılımlarla terapi oturumları rahatlıkla yapılabilmektedir. Tele-terapi doğrudan danışan ile senkronize uygulanacaksa danışanın fiziksel, bilişsel, duyusal, davranışsal ve motivasyonel özellikleri ve bilgisayar kullanma becerisi gibi nitelikleri önemli olabilir. Ancak danışan ile karşılıklı bir seansın çok daha zor olduğu durumlarda danışanın yakını/bakıcısı aracılığı ile terapi yapılabilmektedir. Ayrıca asenkronize bir yaklaşım da çok işlevsel olabilmektedir: a) DKT aileye model bir video atar. b) Aile evde denemeler yapar ve bunu DKT’ye gönderir. c) DKT aileye geri bildirim verir. Tele-terapi oturumları tipik bir dil ve konuşma terapisi seansına oldukça benzer şekilde gerçekleşmektedir. DKT’ler de pek çok klinisyen beceresini ve tekniği bu oturumlarda rahatlıkla kullanabilmektedir. Dil, konuşma, ses ve yutma bozukluklarının değerlendirmesi ve terapisinde tele-terapinin etkili ve verimli olabileceğine dair bilimsel kanıtlar mevcuttur ve giderek artmaktadır. Dil ve konuşma terapistlerinin ve hizmet verilen danışanların ve ailelerinin bu servislerden memnun olduğunu ortaya koyan çok sayıda araştırma bulunmaktadır. Ayrıntılı bilgi için bir “Dil ve Konuşma Terapistine” başvurunuz.